GÜNÜMÜZDE..
NEO-NAZİ VE BEYAZ ÜSTÜNLÜKÇÜ TERİMLER VE SEMBOLLERİN KÖKENLERİ
Amerika Birleşik Devletleri'nde, Neo- Nazizm ve beyaz üstünlüğünün ülke genelinde patlaması, halkı doğrudan Nazi Almanyası’ndan ve Holokost dönemi faşist hareketlerinden alınan sembollere, terimlere ve ideolojiye maruz bıraktı. 6 Ocak’ta ABD Kongre Binası’na saldıranlardan bazıları Neo-Nazi, antisemitik ve beyaz üstünlükçü terimler sergiliyordu. Üstelik bunların birçoğu Holokost’u yüceltiyordu.
Günümüzün Neo-Nazi ve beyaz üstünlükçü örgütlerinin liderleri Adolf Hitler değildir, Amerika ve Almanya da değildir, ancak gündemlerini anlamak için bu kod kelimelerin, sembollerin ve ideolojilerin tarihini anlamak hayati önem taşımaktadır.
Nazi Bayrakları ve Haçları
Yüzyıllar boyunca bayraklar ulusal gururun sembolü olarak hizmet etti. İnsanlar ayrıca onları belirli bir nedene veya harekete bağlılık göstermek için kullanırlar. En yaygın Nazi bayrağı, kırmızı bir alan üzerinde, beyaz bir daire içinde, siyah bir gamalı haç içeriyordu. Diğer resmi bayraklar da Nazi rejimi sırasında sergilendi. Örneğin Alman Silahlı Kuvvetleri, çok daha eski imparatorluk olan Reich savaş bayrağının değiştirilmiş bir versiyonunu kullanıyordu. Bu bayrak, Prusya Kartalı tarafından kesişen yatay ve dikey siyah bantlardan oluşuyordu. Ayrıca geleneksel bir Alman askeri dekorasyonu olan bir demir haç içeriyordu. Nazi versiyonunda, gamalı haç kartalın yerini aldı ve arka plan kırmızıya dönüştü.
Nazi Irk İdeolojisi
Hitler, Almanya şansölyesi olmadan çok önce ırka takıntılıydı. Konuşmaları ve yazıları, dünyanın sonsuz bir ırk mücadelesi içinde olduğuna dair inancını yaydı. Beyaz kuzeyli insanlar ırk hiyerarşisinin zirvesindeydi: Slavlar, siyahlar ve Araplar daha düşüktü ve “aryan usta ırkı” için varoluşsal bir tehdit olduğuna inanılan Yahudiler en alttaydı. Naziler iktidara geldiğinde bu inançlar hükümet ideolojisi haline geldi. Afişlerde, radyoda, filmlerde, okul sınıflarında ve gazetelerde halka yayıldı. Ayrıca, önce Yahudilerin kamusal alandan dışlanması, ardından engelli Almanların ve Slavların öldürülmesi ve nihayetinde Avrupa Yahudilerini yok etme çabasıyla Alman toplumunu yeniden düzenleme kampanyası için bir temel oluşturdular.
“Kan ve Toprak” (blut und boden), Almanya’da saf bir “aryan” ırkı ve fethetmek istediği bölge fikrini uyandırmak için kullanılan erken bir Nazi sloganıydı. Konsept, Nazi rejiminden önce gelse de, Nazi ideolojisinin ve çekiciliğinin temeliydi. Kan; “ırksal olarak saf” bir aryan halkının hedefine atıfta bulundu. Toprak; Germen halkı ve toprakları arasındaki özel ilişkinin mistik bir vizyonunu çağrıştırdı. Aynı zamanda Doğu Avrupa’daki topraklara el konulmasının ve yerel nüfusun etnik Almanlar lehine zorla sınır dışı edilmesini haklı çıkarmak için bir araçtı. Bu terim, 1920’lerde ve 30’ların başında, Nazilerin ve diğer aşırı sağ siyasi partilerin yeni gelişen Weimar demokrasisine karşı olduğu bir toplanma çığlığıydı.
“Uzaylı”, ”Parazit”, “Yozlaşmış”
Nazi propagandacıları, Yahudi zulmünü alenen kabul edilebilir kılmak için Yahudileri Almanya’ya biyolojik bir tehdit olarak damgaladı. Hükümet destekli ırkçı propaganda, Yahudileri “yabancı” ve ”asalak” olarak kınayan ve Almanya’nın kültürel, siyasi ve ekonomik “yozlaşmasından” sorumlu olarak gösteren söylemlerle geniş çapta dağıtıldı. Bu sözlerin muazzam bir etkisi oldu. Zulmün ve şiddetin başat olduğu kabul edilebilir bir ortam yarattı. Öğrenciler, Yahudi yazarların kitaplarını ateşe verip yaktılar. Yahudilerin ve “Alman olmayan” olarak kabul edilen diğerlerinin sanat ve müzik eserlerini temizlediler. Daha da kötüsü, Yahudiler Almanların gözünde daha az insan ve toplumun korumasına daha az layık hale geldi.
Etnik Temizlik
“Etnik Temizlik” terimi, son yıllarda bir grup insan için “ırksal olarak saf” bir alan yaratmaya zorlamak-hatta onları öldürmek- için örtmece bir amaç için kullanılmıştır. Etkiler, 1990’larda çoğu Boşnak Müslüman olan 100.000’den fazla insanın öldürüldüğü eski Yugoslavya gibi yerlerde yıkıcı oldu. Naziler, Avrupa Yahudilerinin sistematik öldürme çabalarına atıfta bulunmak için tasfiye veya arınma anlamına gelen “sauberung” adlı benzer bir örtmece kullandılar.
“Heil” ve Nazi Selamı
1930’larda, Almanya’da Nazilerin iktidara gelmesinden sonra, Almanların birbirlerini sert bir selam ve “Heil Hitler” sözleriyle selamlaması yaygınlaştı. Bilindiği gibi “Alman Selamı”, Almanların yarı-dini biçimlerde “Führer”e (lider) alenen biat etmesi bekleniyordu. Örneğin, Hitler’in heykellerini bile selamladılar.
“Yahudi Komünistler”
1920’lerde ve 1930’larda Naziler, Komünistlere kısmen karşı olmalarıyla tanımlandılar. Rusya’daki 1917 Bolşevik Devriminden sonra Almanya, özellikle Berlin'deki bir komünist ayaklanmasının ardından komünizmin yayılmasına karşı savunmasız görünüyordu. Weimar Demokratik Hükümeti istikrarsızdı ve ekonomisi darmadağındı. Sosyalistlere ve komünistlere karşı mücadelelerinde, faşistler ve diğer sağcı gruplar, bazı önde gelen komünistlerin Yahudi olduğu gerçeğini, davaları için, anti-semitizmi kullanmak için yararlandılar. Yahudiler ve komünizm arasında uzun süredir devam eden yanlış bağlantılar, Yahudilerin küresel egemenliğine ilişkin antisemitik komplo teorilerinin de altını çizdi.
Nazi Renkleri (siyah, beyaz ve kırmızı)
Naziler, bugün markalaşma diyebileceğimiz şekillerde grafik tasarım ve renk kullanımında bilinçliydiler. Adolf Hitler, Birinci Dünya Savaşının sonunda düşen Alman İmparatorluğunun renklerini ödünç alarak ve otoriter yönetime geri dönerek, demokrasiyi dolaylı olarak reddederek, bayrağını kendi yarattı. Sayısız Nazi bayrağında, afişinde, kol bandında ve diğer nişanlarda bulunan renkler ve tasarım, ”görkemli” emperyal geçmiş ile Nazi rejimi arasındaki sürekliliği yanlış bir şekilde aktarıyor. Hitler şunları yazdı: ”Kırmızıda hareketin toplumsal fikrini, beyazda milliyetçi fikri, Gamalı Haç’ta aryan insanının zaferi için mücadelenin misyonunu görüyoruz.”
Gamalı Haç “Svastika”
Gamalı Haç, ağırlıklı olarak; bir nefret sembolü olarak geniş bir tarihe ve kalıcı güce sahiptir. Adolf Hitler’in ortasında siyah gamalı haç bulunan Nazi bayrağına tahsis etmesinden en az 5.000 yıl önce kullanıldı. Kelime “iyi şans” veya “esenlik” anlamına gelen Sanskritçe “Svastika”dan türemiştir. Hindistan’daki “aryan” uygarlığıyla yakından özdeşleşen (yerli nüfusun aksine Hint-Avrupalı yerleşimcilere atıfta bulunarak) Gamalı Haç, 20. yüzyılın başlarında Almanya’da sağcı gruplar tarafından eşit gördükleri ”aryanlar”ın ırksal üstünlüğünü temsil etmek için benimsendi. Yahudi’lerin ve diğer azınlıkların aksine “İskandinav” veya “Alman Kanı” olan insanlarla. Neredeyse Nazi Tiranlığına başvurmak ve Beyaz Üstünlük’çü görüşlere katılmayan herkesi korkutmak için kullanılır.
Meşaleler ve Ateş
Naziler drama yaratmak ve güç göstermek için düzenli olarak meşaleler ve gözlem kulelerinde ateş kullanan propaganda ustalarıydı. Meşale yürüyüşleri, Nazi mitinglerinin sık sık ve dikkatle sahnelenen bir özelliğiydi. 30 Ocak 1933’te Adolf Hitler’in Almanya Şansölyesi olmasıyla birlikte meşaleli geçit törenleri Nazi rejiminin başladığını duyurdu. Ünlü -Leni Riefenstahl- filmi iradenin zaferinde, 1934’te Nürnberg’deki bir Nazi Partisi mitinginde meşale taşıyanların, devasa bir insan topluluğu, Gamalı Haç oluşturmak için koreograflanmış bir düzende yürüyen dramatik yürüyüşleri yer aldı. Ek olarak, 1936 Berlin Olimpiyatları’nda, organizatörler, ırkçı vizyonlarını daha eski bir geçmişle ilişkilendirmeye yönelik hesaplanmış bir stratejinin parçası olarak, olimpiyat meşalesini yakmak için meşale koşusu ritüelini yeniden başlattılar.
“Haşere”,”Hastalık”
Nazi propagandacıları, Yahudileri hastalık ve vebanın yayılmasına doğrudan bağlamak için mevcut klişeler ve antisemitik inançlar üzerine yalanlar inşa ettiler. Nazi liderleri, toplumu “temizlemek” için yürüttükleri ırksal kampanyanın bir parçası olarak, Yahudi olmayanları “korumak” için ”ırksal hijyen” politikaları uyguladılar. Örneğin işgal altındaki Polonya’da Naziler, Yahudileri karantina gerektiren bir sağlık tehdidi olarak resmederek gettolara hapsetme politikalarını pekiştirirken, orada hapsedilenlerin gıda, su ve ilaca erişimi ciddi şekilde sınayarak, kendi kendini gerçekleştiren bir kehanet yarattı. Polonyalı binlerce öğrenciye gösterilen Alman ”eğitim filmleri” Yahudi’yi bit ve tifüs taşıyıcısı olarak niteledi.
Görüş:
Holokost dersleri, yükselişte olan antisemitizmle alakalı olmaya devam ediyor. Deneyimlerini cesurca paylaşan Holokost’tan kurtulanların hikayelerinin anlatılmaya devam etmesini sağlamak keskin bir aciliyet barındırmaktadır. Bu görevin hala bu kadar önemli olması aslında çok üzücü. Anti Defamition League’e (ADL) göre, 2018 ve 2019da ABD’de, 6768 aşırıcılık veya antisemitizm vakası yaşandı. Ohio’da 2018’den bu yana yaklaşık 204 olay rapor edildi.
Kontrolsüz nefretin tehlikelerini biliyoruz. Antisemitizm yükselişteyken ve bizler olaydan uzaklaşırken, Holokost hakkındaki bilgiler düşüşte. Claims Conference tarafından geçen yıl yayınlanan bir anket, ABD’de önemli bir Holokost bilgisi eksikliği olduğunu ortaya çıkardı. Yerel olarak yapacak işlerimiz var, ancak bazı eğitimcilerin sınıflarında ABD’de Holokost’u öğretme taahhüdünde bulunduklarını biliyoruz.
Çok yakında, Holokost’la ilgili ilk ağızdan anlatacak kurtulanımız (survivor) olmayacağı bir zaman gelecek. Çünkü son kalanlar, artık aşkın bir ihtiyarlık yaşına geldiler.
Babası Auschwitz’de öldürüldükten sonra annesiyle birlikte Hollanda’da saklanan, sonra annesiyle Bergen Belsen’e yollanan, ama hayatta kalabilen ve daha sonra İsrael’e göç edebilen, daha sonra Amerikaya taşınan Henry Fenichel’inkine benzer hikayeler, ABD Cincinatti şehrindeki Nancy & David Wolf Holocaust & Humanity Center’da, bir survivor olan Henry neredeyse her hafta gönüllü olarak, Holokost hakkında halkı eğitiyor. Onun konuşmasını dinledikten sonra, bir öğrenci derneğe kendi el yazısıyla yazılmış bir mektup gönderdi. Mektubunda bu acı hatıraları geri getirmenin ve tekrar yaşamasının ne kadar zor olduğunu düşündüğünü ifade etti.
“Hikayeniz benim neslime daha iyi olabileceğimize ve dünyanın yaptığı hatalardan ders çıkarabileceğimize inanmamızı sağlıyor. Holokost hikayeleri, bu sayfadaki kelimelerden, onu deneyimlenen birinin kelimelerinden çok daha farklı.”
Bu öğrencinin deneyimi, Holokost eğitiminin genç nesilleri nasıl aydınlatabileceğini ve ilham verebileceğini, farklı inançlardan insanlar arasında anlayış köprüsü oluşturabileceğini ve her yaştan bireyde empatiyi teşvik edeceğinin bir örneğidir. Bu hikayelerin insan topluluklarında bir fark yaratabildiği ve harekete geçirdiği, bir yıl içinde derneğe 180.000 kişinin alaka gösterdiğini bildiren kayıtlar mevcut.
Tarihi değiştiremeyiz. 76 yıl sonra, dünyamızı şimdi değiştirmek ve geleceği şekillendirmek için çalışırken, geçmişin derslerini hatırlamak çok önemli olacak.
Eylem Çağrısı:
Hatırla, ama harekete geç. Hoşgörüsüzlüğe karşı dur. İzleyici olma ve dikkatli hareket et.