AMERİKA’YA  YAHUDİ  GÖÇÜ:  ÜÇ DALGA

Sefarad, Aşkenaz ve Doğu Avrupa göçmenlerinim her biri Amerikan Yahudiliğinin oluşumuna katkıda bulundu

Bugün Amerika’nın Yahudi Cemaati büyük ölçüde Aşkenaz, yani soylarının izini Almanya ve Doğu Avrupa’ya kadar süren Yahudilerden oluşuyor. Bununla birlikte Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulacağı topraklara gelen ilk Yahudiler, soylarının izi İspanya ve Portekiz’e kadar uzanan Sefarad’lardı. Bu yazımızda tarihe geçen üç Yahudi göç dalgasından bahsedeceğiz.

Tarihçiler geleneksel olarak Amerikan Yahudi Göçünü üç döneme ayırdılar. Sefarad, Aşkenaz ve Doğu Avrupa. Her dönemde göçmenlerin yalnızca herhangi bir kökenden olmadığı iddia edilebilirken (örneğin bazı Aşkenazlar, Sefarad döneminde geldi) gerçek şu ki, o dönemde baskın göçmen grubu, Amerikan Yahudi Cemaatinin karakterini etkiledi.

SEFARAD YAHUDİLERİ

İlk Sefarad yerleşimci grubu, 1654’te Brezilyadan New Amsterdam’a geldi. Bundan birkaç on yıl sonra, maceraperest Sefarad ve Aşkenaz tüccarlar, New Port, New England’ın bir bölgesi olan Rı, New Amsterdam (daha sonra New York), Philadelphia, Charleston ve Savannah dahil olmak üzere Amerikan sömürge limanlarında evler kurdular.

Aşkenaz Yahudileri, 1730’da Sefarad Yahudilerinden sayıca üstünken, Amerikan Yahudi Cemaatinin karakteri Amerikan devrimi boyunca Sefarad olarak kaldı. Sömürge Amerikan Sinagogları, Sefarad ritüellerine bağlı kaldı ve Yahudi dini yaşamının tüm yönlerini yönetti.

Sömürge Amerikan Sefarad sinagogları da modern estetik kavramlarını geleneksel Yahudilikle birleştirerek, rasyonel ve rafine cemaatler yaratmaya çalıştı. Sinagoglar, ayin ve toplantıların azami bir şekilde saygı ve edeple ilerlemesi için düzen kuralları oluşturdu. Örneğin kolonyal sinagoglar, herkesin cemaatteki yerini bilmesi için erkek ve kadın üyelere koltuk ayırdı. Bu, yalnızca her hafta yer değiştirmeyi ve çekişmeyi ortadan kaldırmakla kalmadı, aynı zamanda en iyi koltukların en prestijli cemaat ailelerine gittiği (sırasıyla en yüksek aidatı ödeyen) bir tür cemaat hiyerarşisi oluşturdu. Avrupa’da kadınlar o kadar az kadın ayinlere katılıyordu ki, koltuk belirlemeye gerek yoktu. Aksine Amerikalı kadınlar düzenli olarak dini törenlere katılıyordu.

Bu tema; modern görgü kurallarının Yahudi geleneğiyle uzlaştırılması-Aşkenazlar ve Doğu Avrupalılar- Amerika’da Reform ve Muhafazakar hareketleri inşa etmek için mücadele ederken, sonraki göçmen dalgalarını da meşgul edecekti.

AŞKENAZLAR (ALMANLAR)

1840’larda önemli sayıda Aşkenaz (Alman) Yahudisi Amerika’ya gelmeye başladı. Yahudiler zulüm, kısıtlayıcı yasalar, ekonomik zorluklar ve – geniş ölçüde Alman Yahudileri tarafından desteklenen- devrim ve reformu savunan hareketlerin başarısızlığı nedeniyle Almanya’yı terk etti. Amerika’ya bu hastalıkların pan zehiri, ekonomik ve sosyal fırsatların yeri olarak baktılar.

Yaklaşık 250.000 Almanca konuşan Yahudi, I.Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle Amerika’ya geldi. Bu oldukça büyük göçmen topluluğu, orta batı, batı ve güneydeki daha küçük şehir ve kasabalara yerleşerek Amerikan Yahudi coğrafyasını genişletti. Alman Yahudi göçmenler işe, genellikle seyyar satıcı olarak başladılar ve yolları üzerindeki kasabalara yerleşerek orada küçük dükkanlar açtılar. Bu dağılım, Amerikan Yahudiliğinin ulusal bir inanç olarak kurulmasına yardımcı oldu.

Alman Yahudilerinin kendi icat ettikleri bir şehirleri varsa, o da Cincinnati idi. Orta batı ve batıda ticaret kapısı olarak kabul edilen bu bölgeye Alman göçmenler akın etti. Cincinnati hareketinin ilk Amerikan lideri Bohemyalı bir göçmen olan Isaac Meyer Wise’ın idaresinde, basılan bir Yahudi gazete ile ilahiyat okuluna ev sahipliği yapan Aşkenaz Yahudileri için, Amerikan Reform Yahudiliğinin merkezi oldu.

Amerika’da Reform Yahudiliğin teşvik edilmesinin yanı sıra, Alman Yahudi göçmenler, B’nai B’rith, Amerikan Yahudi Komitesi ve Ulusal Yahudi Kadınlar Konseyi kadar önemli ve uzun süredir devam eden kurumlar yarattılar.

DOĞU AVRUPALILAR

Doğu Avrupa Yahudileri, 1880’den sonra ABD’ne çok fazla sayıda göç etmeye başladılar. Aşırı nüfus, baskıcı yasalar ve yoksulluk nedeniyle Avrupa’nın dışına itildiler, mali ve sosyal ilerleme umuduyla Amerika onlara cazip geldi. 1880 ve 1924’te kısıtlayıcı göç kotalarının başlaması arasında, Rusya, Avusturya-Macaristan ve Romanya’dan 2 milyondan fazla Yahudi Amerika’ya geldi. Doğu Avrupalılar çoğunluk hale geldikçe, Amerikan Yahudiliğinin karakteri bir kez daha değişti.

Göçmenler, büyük şehirlerin daha yoksul mahallelerine yerleşmek eğilimindeydiler. Örneğin New York, Philadelphia, Boston, Baltimore ve Chicago, 20. yüzyılın başında Yahudi bölgelerine sahipti. Bu mahallelerdeki yaşam koşulları genellikle bakımsız ve sıkışıktı. Göçmenler fabrikalarda, özellikle hazır giyim endüstrisinde, aynı zamanda puro imalatı, gıda üretimi ve inşaatlarda da iş buldular. Yahudi işçiler, emek hareketinin daha iyi çalışma koşulları için verdiği mücadeleyi desteklediler. Drama, gazetecilik, ve nesir biçiminde Yidiş kültürü, Amerikan göçmen işçinin içinde bulunduğu kötü durum, ortak bir kültürel temaydı.

Doğu Avrupa Yahudileri, Amerikan Yahudiliğini etkileyecek bazı ideolojik ilkeleri de beraberlerinde getirdiler. İşçilerin çoğu, ekonomik ve sosyal eşitliği sağlamanın bir yolu olarak sosyalizmi veya komünizmi destekledi. Bu şekilde Doğu Avrupalılar, Amerikan emekçilerine yeni bir görüş kazandırdılar.

Ayrıca, Doğu Avrupalılar yanlarında Yahudi milliyetçiliğine benzeri görülmemiş bir destek getirdiler. İlk liderleri arasında yer almasalar bile Amerikan Yahudi Cemaatini bu konuda eğittiler. Hadassah adlı kadın grubunun kurucusu Henrietta Szold, göçmen gece okulu öğrencilerine Siyonizm’in temellerini attığı için ön plana çıktı.

Son olarak Doğu Avrupa Yahudileri, dinsel olarak daha çeşitli bir Amerikan nüfusu sağladı. Doğu Avrupa’lılar, çoğunlukla, reform Yahudiliği konusunda kendilerini rahat hissetmiyorlardı. Modern bir bağlamda olsa da, geleneği sürdürme konusundaki ısrarları, Muhafazakar Yahudiliğin kurulmasına katkıda bulundu ve Ortodoks Yahudiliğine yeni bir amaç ve enerji aşıladı.

ABD’ne büyük ölçekli Yahudi göçü 1924’te sona erdi. Yine de, çağdaşlaşma ve baskıdan kurtulmak umuduyla, göçler kısmen devam etti.

Devam edecek…