Merhaba sevgili okuyucularım!
Tanah'taki en önemli iki kralımız, İsrael Kralı David ve bilge oğlu Kral Şelomo için söylenmiş ve çeşitli kültürlerin folklorleri arasında da yer alan yüzlerce hikayeden bir tanesini sizlerle paylaşmak istedim. Bu hikaye ile aslında bu hayattaki en önemli şeyin tevazu olduğunu, hayatımızın inişli çıkışlı her devresinde tevazu içinde olmamızı ve anlamsız gururlara kapılmamamız gerektiğini hem hendime hem size hatırlatmak istedim.
Kral David bir gece yatağında uyurken,garip bir rüya gördü. Rüyasında sihirli bir yüzük görüyordu. Bu altın bir yüzüktü, onu parmağına taktığında, eğer kederliyse mutlu olduğunu, tam aksine eğer çok mutluysa hüzünlendiğini ve endişelere kapıldığını gördü. Ertesi sabah uyandığı vakit çok düşünceliydi, sürekli olarak bu rüyanın ne anlama geldiğini düşünüp duruyordu. Sonunda saray kuyumcusunu huzuruna çağırdı. Kuyumcu yanına varınca, ona bir yüzük yapmasını istedi. Bu altın yüzük öyle bir şey olmalıydı ki, kral onu parmağına taktığında tüm endişe ve sıkıntılardan kurtulmalıydı. Kuyumcu bu talimatları aldıktan sonra sıkıntı ve çaresizlik duyguları içinde saraydan ayrıldı. Nasıl bir yüzük yapması lazımdı? Hem kralı memnun etmeli,hem de onun gazabından kendini korumalıydı. Ama nasıl? Korkudan yüzü bembeyaz olmuştu ki, karşıdan genç Prens Şelomo’nun geldiğini gördü. Şelomo güler yüzle yanına gelip elini kuyumcunun omzuna koydu ve merakla neden bu halde olduğunu sordu. Kuyumcu ağlamaklı bir sesle Kral ile geçen konuşmasını anlattı. Genç prens gülümseyerek onu sakinleştirdi ve: “Bu çok kolay bir şey.Güzel bir altın yüzük yap. Yüzüğün üzerine büyük harflerle -BUNLARIN HEPSİ GEÇECEK- diye yaz. Yüzüğü krala takdim et. Kral sinirli, endişeli ve sıkıntılı olduğu zamanlarda, yüzüğünün üzerinde kazılmış olan bu yazıları görüp okuyacak ve rahatlayacak. İçi umutla dolup, derin nefes alacak. Tüm sıkıntıların geçip gideceğini hatırlayacak. Diğer bir gün kendini çok iyi,güçlü ve mutlu hissettiğinde ise bu yazı gözüne iliştiğinde, her şeyin geçici olduğunu hatırlayıp gurur ve kibre kapılmayacak. Mütevazı davranacak. O güzel zamanın keyfine varacak.”dedi. Yaşlı kuyumcu bilgelikle dolu genç presin yanından sevinçle ayrılıp, uçar gibi atölyesine gitti. Kral David için çok güzel, altın bir yüzük tasarladı. Üzerine de iri harflerle –BUNLARIN HEPSİ GEÇECEK- cümlesini kazdı. Saraya gidip yaptığı yüzüğü Kral David’e sundu. Kral yüzüğü eline alıp inceledi, üzerindeki yazının verdiği mesajdan çok etkilendi. Yüzüğü keyifle parmağına geçirdi. Kuyumcuyu iltifatlara ve hediyelere boğdu. Kuyumcu bu fikri genç prensten aldığını söyleyince, David, akıllı ve değerli oğlu Şelomo ile müthiş bir gurur duydu. Kral David uzun yıllar boyunca,yüzüğünü parmağından hiç çıkartmadı.Yaşı çok ilerlediğinde ise yüzüğünü sevgili oğlu Şelomo’ya verdi. Şelomo bu yüzüğü en değerli hazinelerinin arasında muhafaza etti. Çünkü bu yüzük ona, hem sıkıntıların, hem mutlulukların gelip geçici olduğunu hatırlatırdı.
Yüzüğün üzerinde yazılı olan-BUNLARIN HEPSİ GEÇECEK- cümlesi, kötü durumda ve depresyonda iken içini rahatlatmayı, iyi ve görkemli günlerinde ise, alçakgönüllü olmayı ve kibre kapılmaması gerektiğini ona hatırlatıyordu. Bu yüzük insanı mutsuz gününde umutlu,keyifli gününde ise mütevazı olmaya davet ediyordu.
Hayat çok kısa ve gelip geçicidir. Biz gideceğimiz vakit, elimizdeki tüm kazanımlarımızı ve servetimizi bu alemde bırakıp göçeceğiz. Yaşarken sahip olduğumuz tüm hoşluklar bizlere sadece geçici mutluluklar vaat ederler. Dünyevi zevkler için, yaşarken yanlışlara geçit verirsek,öte alemde bunun sıkıntısını çekeriz. Hayattayken eğer-kış-dönemleri yaşıyorsak, bir süre sonra-ilkbahar-dönemlerinin başlaması kaçınılmazdır.
Tanrı’nın merhameti,kötü günlerin ardından iyilikleri de bizlere yaşatacaktır. Bizim yapmamız gereken en önemli şey,gerek acı çekerken ve gerekse en görkemli dönemlerimizde, Tanrı ile bir olmak ve onun mutluluk cennetine girmeye hak kazanmaktır.
* Bu hikaye 8 Haziran 2015'te Şalom Gazetesi'nde yayınlanmıştır.