Bielski Partizanlarının Hikayesi

Sevgili okurlarım, içinde bulunduğumuz haftalar, Varşova Getto’su isyanının 76. Yılını, Yom Ha-şoa’nın ve savaşta Almanlar tarafından katledilen 6 milyon Yahudi için gerçekleşen anma törenleriyle dolu bir “Holokost Kurbanlarını Anma Haftası”dır. Bu çerçevede sizlerle, Belarus ormanlarında yiğitçe savaşan, parlak bir zafer sayfası yaratan Yahudi savaşçı gerillalardan söz etmek istiyorum.

Novogrudok, Belarus’un batısında, etrafı tepelerle ve sık ormanlarla kaplı küçük bir köydür. Bu köyün çevresindeki ormanların içinde, kurtlar, ayılar, bizonlar ve diğer vahşi hayvanlar yaşar. Eski Avrupa aristokrasisinin çok sık olarak ava çıktıkları bu ormanın yanındaki köyde, 15. yüzyıldan itibaren çok geniş bir Yahudi nüfusu, yüzyıllar boyunca kuvvetli bir cemaat oluşturmuşlardı.

Belarus’ta doğan Yahudilerin içinden, Chaim Weizmann, Zalman Shazar ve Shimon Peres, daha sonra kurulan Yahudi devleti İsrael’in devlet başkanlığı görevini, Golda Meir, Menahem Begin ve Yitzhak Shamir ise İsrael’in başbakanlık görevini üstlenmişlerdir.

Novogrudok ve çevresinden, 2. Dünya Savaşı=Holokost döneminde çok önemli direnişçiler ve partizan Yahudiler de vardır.

David Bielski ve kardeşi Zelig, Belarus’un Çarlık idaresi döneminde, 19. Yüzyılın sonlarına doğru, oralara yakın bir köyde doğmuşlardı. 20. Yüzyılın başlarında iken farklı fikirler yüzünden kavga edip yollarını ayırmışlardı. Küçük kardeş Zelig, köyünden ayrılıp Novogrudok’a yerleşmişti. Her şeye rağmen 1942 yılının dondurucu bir kış gününde, iki kardeşin yolları yeniden birleşti. İki kardeş, Nazi askerleri tarafından, Belarus’taki bütün köşelerden toplanmış olan diğer Yahudilerle birlikte, kıyımın ilk gününde katledildiler. David ve Zelig’in çocukları Yahudi geçmişleriyle gurur duyan insanlardı ve yüzlerine bir tokat atıldığı zaman diğer yanaklarını uzatan tiplerden değillerdi. Antisemitizme kolayca boyun eğmeye niyetleri yoktu. Bu oğullar uzun boylu ve güçlü kuvvetli cesur erkeklerdi. Kendilerini nasıl koruyacaklarını bildiklerinden, bazı alçakların önünde gülünç duruma düşmemeye kesin kararlıydılar.

David’in oğlu Tuvia, kısa bir zaman içinde Bielski Partizanlarının karizmatik ve şöhretli lideri olmuştu. Zelig’in oğlu Yehuda (Yudel) ise, Bielski grubun savaşçı kanadında görev alıyordu.

Bielski Partizanları, Holokost döneminin en güçlü direnişçi grubuydu. Onların hikayesi 2008 yılında çekilen ve Oscar adaylığına layık görülen “ Defiance” (Meydan Okuma) adlı filme konu olmuştu.

1921’den 1939’a kadarki dönemde, Belarus Polonya idaresi altındaydı . Tuvia Bielski, Polonya Ordusuna yazılmış ve iki yıl sonra onbaşı olarak ordudan ayrılıp evine geri dönmüş, bir kütüphanede iş bulmuş ve ardından evlenmişti.

Birkaç yıl sonra kuzani Yehuda da Polonya Ordu’suna yazılmış ve orada yüzbaşılığa kadar yükselmişti. Daha sonra o da ordudan ayrılmış, Novogrudok’a geri döndüğünde, bir lisede atletizm antrenörü olarak işe girmiş, bir süre sonra da evlenmişti. Yehuda çok kibar ve özel bir insandı.

1 Eylül 1939 günü, Almanya Polonya’ya saldırdığı zaman, Polonya Ordusu, Yehuda’yı yeniden askere çağırdı. Savaşta çok ağır yaralanan Yehuda, bir süre Varşova’da yatırıldığı hastanede tedavisi sürerken, oradan kaçmaya mecbur kaldı. Zira Alman SS’leri hastaneye baskın yaparak orada yatan savaşçı askerleri ve Yahudileri toplamaya başlamışlardı.

Yehuda artık Sovyet Rusya’nın idaresi altında olan Novogrudok’a geri dönmüştü. Yehuda oraya döner dönmez kendini gettoya kapatılmış olarak buldu. Katliam kuyruğunda öldürülen diğer Yahudiler gibi, her gün sıranın onlara gelmesini bekliyordu. Aslında teslim olmaya niyeti yoktu, o yüzden kaçış planları yapmaya başladı. Tam o sırada, Hıristiyan arkadaşlarının aracılığı ile kendisine ulaştırılan mektubu okudu. Mektup, büyük kuzeni Tuvia’dan geliyordu. Mektupta; “Arkadaşlarla ormanda gizleniyoruz ve Almanlara teslim olmaya hiç niyetimiz yok. Karını yanına al, güvendiğin birkaç arkadaşını da getir. Neler yapabileceğimizi birlikte gözden geçirelim” diye yazıyordu. Yehuda kısa bir süre sonra, kendi üç erkek kardeşi de dahil olmak üzere, köyden arkadaşları olan 20 kişiye daha planını açıkladı.

Bir akşam, karısını ve sekiz arkadaşını yanına alarak gettonun giriş kapısında bekleyen Alman askerlerinden gizlenerek, dikenli tellerin yanına sessizce yaklaştılar. Yehuda telleri kesti ve ardından hepsi tellerin arasından süzüldüler ve yakınlardaki karanlık ormanın derinliklerine daldılar. Sonunda kuzenler buluştuklarında Yehuda gruba: “Burada yaşayıp, hayatta kalmaya gayret etmeliyiz, şimdiden sonra tek düşüncemiz ve amacımız olacak. İntikam. Katillerimizden intikam alacağız. Silahlarımızı kuşanıp, düşmanlara zarar vereceğiz. Bu yüzden kararlı ve acımasız olmalıyız” dedi.

Tuvia’nın otoriter liderliğinin altında ve Yehuda’nın üstün ordu tecrübelerini de katınca, Bielski partizanları müthiş bir sinerji oluşturmuşlardı. Bu grupta sadece akrabalar değil aile dışından olanlar da vardı. Tuvia ve kardeşleri Asael ve Zus Bielski direnişçilerini gruplarına katmaya çalışıyordu. En küçük kardeş Aron ise 13 yaşındaydı ve ormanda gözcülük yapıyordu. Tuvia karşılarına çıkacak olan her kaçak Yahudi’yi aralarına alıyor ve onları korumasına alarak, yeteneklerine göre görevler veriyordu. Esas amaçlarının başında ise oldukça çok sayıda Yahudi’nin hayatını kurtarmak vardı.

Novogrudok Getto’sundan onunla birlikte kaçan kadınların arasında günümüzdeki ABD Başkanı Donald Trump’ın Yahudi damadı Jared Kushner’in büyükannesi de vardı. Genç kız Bielski Partizanlarının bir elemanı olmuştu.

1943 yılı sonbaharında partizan kampında 750 kişiye ulaşmışlardı. Partizan kampına “Yeruşalayim Ormanı” adını vermişlerdi. Ormandaki küçük partizan grupları da onlara eklenmişti. Ana kampta kendilerine birkaç düzine sığınak hazırlamışlardı. En büyüğüne 40 kişi aynı zamanda sığabiliyordu. Bu sığınaklardan biri, karargah ve toplantılar için, diğerleri çalışma, değirmen, yıkanma bölümü, çamaşırhane, sinagog, okul, revir ve hapishane sığınaklarıydı.

Bazı çok özel ve cesur Belarus’lu yerliler, kendilerinin ve ailelerinin hayatlarını risk ederek, Gettodan kazdıkları tünellerden kaçıp, ormana dalan Yahudilere yardım ediyorlardı. Almanlar sık sık yakaladıkları bu iyi insanları, korkunç işkencelerle öldürüyorlardı.

Yeruşalayim’de kurulan Yad Vashem Müzesinde bulunan “Uluslararası Dürüstler” bölümünde, 800 Belarus’lu cesur kişinin onuruna konulan plaketler ve dikilen ağaçlar orada durmaktadır.

Bielski Partizanlarının savaşçı kanadı, son derece başarılı gerilla savaşları ve sabotajlar gerçekleştirmişlerdir. Belarus’luların yardımları sayesinde çok fazla cephanelik ve silahlar edinmişlerdi. Ellerinde önemli miktarda, Alman ordusuna ait silahlar ve üniformalar vardı. Ayrıca Sovyet birlikleri de onlara silah ve savaş ekipmanları takviyesi yapıyorlardı.

Rus arşivlerindeki askeri kayıtlarda, Belarus Bielski Partizanlarının, Alman trenlerine saldırdıkları, demiryollarını ve köprüleri havaya uçurdukları yazılıdır. Ayrıca yüzlerce Alman askerini, subaylarını, işbirlikçileri, Belarus polislerini, ve Yahudileri teşhis ettiklerinde onları öldüren çevredeki çiftçileri de acımasızca yok ettiklerinin kayıtları aynı arşivlerde bulunmaktadır.

Yehuda’nın hayatı sürekli olarak risk altındaydı. Stalin, bütün Polonya’lı subayların görüldükleri yerde vurulmaları için kesin emir vermişti. Çünkü Sovyetlerin de aynı ormanda gizli direniş örgütleri vardı. Oysa Yehuda bölgedeki Sovyet askerleri ile yakın dostluklar kurmuştu. Bu şekilde kuzenlerini de korumuş oluyordu. Rus askerleri ona hayrandı. Yehuda’ya “Gizemli Adam” adını vermişlerdi.

Trajik bir tesadüfle, Tuvia ve Yehuda’nın eşleri kısa aralıklarla, çarpışmalarda hayatlarını kaybetmişlerdi. Tuvia, ölen karısının yakın bir akrabası olan Lilka ile birlikte yaşamaya başlamıştı. Yehuda ise, başka bir direnişçi kızla, Lola ile birlikte olmaya başladı. Lola Polonya’dan kaçarak, Bielski partizanlarına katılmış bir genç kızdı.

Bu arada Tuvia’nın kardeşi Asael de çarpışmalarda hayatını kaybederken diğer kardeşi Zus ise, Sonia adlı bir direnişçi kızla birlikteydi.

1944 yazında Rusya’nın Kızıl Ordusu, Polonyadaki Alman Ordusunu yenilgiye uğratınca, Bielski Partizanlarına mensup yaklaşık 1230 erkek, kadın ve çocuk ormandan yürüyerek dışarı çıktılar. Günümüzde, bütün bu direnişçi insanların soylarından gelen 25 bin Yahudi var.

Savaştan sonra Tuvia ve Lilka, Yehuda ve Lola, Zus ile Sonia evlendiler. Bielski ailesi hep birlikte İngiliz Mandası altındaki İsrael topraklarına göç etti. Yehuda, İsrael Savunma Kuvvetleri'ne girdi ve 1948 yılında girişilen “Bağımsızlık Savaşı” nda savaştı ve ağır yaralandı. Tuvia ve Zus da bu savaşa katılmışlardı. Sonuında, 14 Mayıs 1948 tarihinde İsrael Devleti doğdu.

1950’li yılların sonuna doğru, İsrael’deki Bielski’ler, ABD’ye göç ettiler. Oradaki kardeşleriyle bir araya geldiler. Bütün aile sonunda yaklaşık 30 yıl sonra bir araya gelebilmişlerdi.

Bu yıl, Belarus’un, Alman işgalinden kurtuluşunun 75. Yılı kutlanıyor. Belarus 2. Dünya Savaşı süresince, Belarus’un en kuvvetli Partizan grubuna sahipti (374 bin kişi), Anti Nazi yer altı savaşçıları (70 bin kişi). Milyonlarca Belarus'lu hayatını kaybetmişti. 80 bin Yahudi ise kurşunlanarak öldürülmüş ve çukurlara atılarak gömülmüşlerdi.

Geçtiğimiz 2018 yazında, yüzlerce Bielski partizanının aileleri Novogrudok’a gelerek, aile büyüklerinin anılarını onurlandırdılar. Ayrıca Yahudi olmadıkları halde, onlara yardım eden Belarusluları da saygıyla andılar. Orada gerçekleşen devlet törenlerine ve kutlama şenliklerine davet edildiler ve çok sıcak bir biçimde ağırlandılar. Üç çeyrek yüzyıl önce, ormanlarda canları pahasına savaşan partizanları saygı ve minnet duyguları ile andılar.

Belarus’a yapılan bu anlamlı ziyareti ise, halen City University of New York’da profesör olan, Leslie Bell organize etti. Leslie Bell, artık hayatta olmayan Yehuda Bielski’nin kızıdır.

* Yazıda kullanılan resimler Times of Israel'den alıntıdır.