BİLİMSEL  YAHUDİ  NEFRETİ

Alman bilimsel Yahudi topluluğu, sözde bilimsel sunumlarla Nazi kervanına katıldı. Yahudi özelliklerinin bilimsel olarak belirlenebileceğine dair bir teori öne sürdüler. Birçok Alman vatandaşı, kendilerini Yahudi genlerinin “kusurlarından ”arındırmak için ölçüldü.

Mağazalar, bir kişinin kafasına yerleştirilecek bir cihaz sattı: Kadranları döndürünce, kişinin Aryan mı yoksa Yahudi mi olduğunu anlaması garanti edildi. İddiaya göre Yahudi kafaları yuvarlak ve şişman, Aryan kafaları ise dar ve incedir.

Yüzyılın başında Almanya her şeyin en ileri noktasındaydı: Eğitim, bilim, teknoloji, adını siz koyun -Almanya oradaydı-.Yahudiler ise Almanya’da ön plandaydı, özgürlük ve haklarda muazzam kazanımlar elde ediyorlardı.

1901-1933 yılları arasında 11’i Yahudi olmak üzere 37 Alman Nobel ödülü sahibi vardı. İlk üç atom bombası Yahudi bilim adamları tarafından yapıldı bunlardan ikisi –Edward Teller ve Albert Einstein-Hitler tarafından ülke dışına atıldı.

Almanya bombayı asla yapmadı, ancak savaş sırasında bu müttefikler için büyük endişeydi. Almanya araştırma konusunda herkesten yıllar öncesinden beri en öndeydiler ve önde gelen bir atom araştırmacısı olan Werner Heisenberg’e sahiptiler.

Savaştan sonra, Nazilerin neden bombayı hiç yapmadıkları ortaya çıktı: Hitler atom fiziğinden “Yahudi bilimi” olarak bahsetti. Almanya’ya nükleer bir programı geliştirmemesi talimatını verdi, çünkü bu, ”Yahudiler tarafından kirletilmiş” bir alan olarak görülüyordu.

Nazi Çocuk Hikayesi: Bir Yahudi Nasıl Anlaşılır?

“Yahudi özelliklerini ”anlatan aşağıdaki hikaye, Nazi propagandacısı ve Der Stümer’in yayıncısı Julius Streicher tarafından yayınlanan bir çocuk kitabı olan “Der Giftpilz” de yayınlandı.

Streicher, 1946’da savaş suçlusu olarak idam edildi.

Herr Birkmann’ın 7. sınıf erkek sınıfında bugün işler hareketli. Öğretmen Yahudilerden bahsediyor. Herr Birkmann, tahtaya Yahudilerin resmini çizdi. Oğlanlar onu hayranlıkla izliyorlar. En tembelleri bile, ”Horlayan Emil”, diğer derslerde sık sık yaptığı gibi uyumuyor, dikkat ediyor. Herr Birkmann iyi bir öğretmendir. Bütün çocuklar onu sever. Yahudiler hakkında konuştuğunda çok mutlu oluyorlar. Herr Birkmann bunu çok iyi yapıyor. Yahudileri hayattan öğrendi. Günün en sevdiği saati ”Yahudi Saati”. Bunu en iyi olacak şekilde, sürükleyici terimlerle nasıl ifade edeceğini biliyor. Herr Birkmann saate bakar.

“Öğlen oldu” diyor .”Son saatte öğrendiklerimizi özetlemeliyiz. Ne konuştuk?”

Bütün çocuklar ellerini kaldırır. Öğretmen, ön sırada küçük bir delikanlı olan Karl Scholz’u çağırır. ”Yahudileri nasıl tanıyacağımız hakkında konuştuk.”

“İyi. Daha fazlasını anlat!”

Küçük Karl eline işaret sopasını alıp, tahtanın önüne geliyor ve çizimleri işaret ediyor.

“Doğru ”diyor öğretmen. ”Ama bir Yahudi’yi tanımanın tek yolu burun değildir…”

Oğlan devam ediyor. ”Bir Yahudi dudaklarından da tanınabilir. Dudakları genellikle şişkindir. Alt dudağı sıklıkla dışarı çıkar. Gözler de farklıdır. Göz kapakları çoğunlukla bizimkinden daha kalın ve etlidir. Yahudi bakışı temkinli ve delicidir. Onun yalancı bir insan olduğunu gözlerinden anlayabilirsiniz.”

Öğretmen başka bir delikanlı çağırır. O Fritz Müller ve sınıfının en iyisi. Tahtaya gidiyor ve diyor ki:

“Yahudiler genellikle küçük ila orta boydadır. Bacakları kısadır. Kolları da genellikle çok kısadır. Birçok Yahudi yaylı ve düztabandır. Genellikle alçak, eğimli bir alınları vardır. Birçok suçlu gibi, alınları çok gergin. Yahudiler suçludur. Saçları genellikle siyahtır ve zencilerinki gibi kıvırcıktır. Kulakları çok büyüktür ve bir kahve fincanının kulpları gibi görünürler.”

Öğretmen öğrencilere döner.

“Dikkat edin çocuklar. Fritz neden hep “birçok Yahudi’nin bacakları çarpık”, ya da “sıklıkla alınları çöküktür “veya “saçları genellikle koyu renklidir” dedi?

Son sırada oturan iri yapılı, güçlü bir çocuk olan Heinrich Schmidt konuşuyor:

“Her Yahudi’nin bu özellikleri yoktur. Bazılarının düzgün bir Yahudi burnu yok, gerçek Yahudi kulakları var. Bazılarının ayakları düztaban değil, gerçek Yahudi gözleri var. Bazı Yahudiler ilk bakışta tanınamıyor. Bazıları sarı saçlı ve mavi gözlü. Yahudileri tanıdığımızdan emin olmak istiyorsak dikkatlice bakmalıyız. Ama dikkatli bakıldığında, Yahudi olduğu her zaman anlaşılır.”

“Çok iyi”  diyor öğretmen. “Ve şimdi bana Yahudileri, Yahudi olmayanlardan ayırmanın başka yollarını anlat. Richard buraya gel!”

Gülümseyen sarışın bir delikanlı olan Richard Krause tahtaya gelir. Şöyle demektedir: “Bir Yahudi hareketlerinden ve davranışlarından tanınabilir. Yahudi başını ileri geri hareket ettirir. Yürüyüşü karışık ve dengesizdir. Yahudi konuşurken ellerini hareket ettirir o ‘gevezelik’ eder. Sesi genellikle tuhaftır. Burnundan konuşur. Yahudilerin genellikle hoş olmayan tatlı bir kokusu vardır. İyi bir burnun varsa, Yahudilerin kokusunu alabilirsin”. Öğretmen memnun.

“İşte böyle çocuklar. Dikkat ettiniz! Okul dışında da dikkatinizi verir ve gözünüzü dört açarsanız Yahudilere aldanmazsınız.”

Öğretmen kürsüye gider ve tahtayı çevirir. Diğer tarafta bir şiir yazılıdır. Çocuklar yüksek sesle okurlar:

Bir Yahudi’nin yüzünden

Kötü iblis bizimle konuşuyor,

İblis her ülkede,

Kötü bir veba olarak bilinir.

 

Yahudi’den özgür

olsaydık, yine neşeli ve mutlu olurduk.

O zaman gençlik,

Yahudi şeytanından kurtulmak için bizimle savaşmalı.

 

Kaynak: aish.com