Geçmiş zaman fotoğrafları

 

Çok bilinen bir tango vardır, taş plaklardan günümüze kadar gelen,

”Geçmiş zaman olur ki, Hayali cihan değer…”

 

Bu şarkıyı her duyduğumda, gözümün önüne, çok eski, sepya, sarı, kahverengi karışımı solgun fotoğraflar gelir. Bu fotoğraflar, hafif sararmış, solmuş, uçları oldukça aşınmış, içlerinde romantik bakışlı güzel kızların ve nazik, kibar beyefendilerin çehrelerini barındıran hüzünlü karelerdir.

Bu fotoğraflar içlerinde, sevinçler, mutluluklar, hüzünler, ayrılıklar barındırırlar. Bazıları o denli eskidir ki, onlara bakarken artık ne sevinir, ne de üzülürüz. Yalnızca eskilikleri ve hoşlukları açısından onları antik bir değer olarak var sayarız. Eğer kendi büyüklerimize aitse, onları uzun uzun inceler, içlerinde ailemize ait, geçmiş izler ararız.

Geçmiş zaman fotoğrafları, aslında biraz belleğimize, biraz da ruhumuza kazılmışlardır zaten. Ya ebeveynlerimizin bize naklettikleri aile hikayeleriyle veya bizzat kendi anılarımızın labirentlerinde dolaşan yaşanmışlıklarımıza, beyinlerimize nakşolunmuşlardır. Elimdeki onlarca fotoğrafın içinden sizlere öyküleştirmeye çalıştığım, kendi aileme ait fotoğrafları yazmaya karar verdim. Bu fotoğraf hikayelerimin ilk beş tanesi, 1997 yılında, o dönemde aylık olarak yayınlanan Göztepe Kültür Derneği Dergisi’nde yayınlanmıştı. Şimdi artık aramızda olmayan bu hikayelerdeki ana kahramanları anarken, sizleri geçmişin hüzünlü patikalarında gezdirmek istiyorum…

 

Sara Yanarocak